Bu Blogda Ara

William Saroyan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
William Saroyan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Ağustos 2013 Salı

Aram Derler Adıma, William Saroyan

"insan konuşmadan bir şey anlatamaz ki."
"konuşmak için ille desözcüklere gereksinim yoktur. çoğu kez sözcük kullanmadan konuşuruz. öyleyse sözcüklere ne gerek var?"
"çoğu kez yoktur. genellikle asıl söylemek istediğin şeyleri ya da açığa vurmak istediklerini saklamaya yarıyor."

18 Temmuz 2013 Perşembe

The William Saroyan Reader

"I refused to believe that my father was dead.
....
I wanted to cause the impossible to happen, because if I was able to do that, I knew I would be able to cause anything to happen. Thus, death would not be death, if anybody wanted it not to be."


"In short, I began to write in order to get even on death. I have continued to write for many reasons. A long time a go I said I write because it is the only way I am willing to survive. Mainly, though, I write because I want to."

9 Temmuz 2013 Salı

Tracy'nin Kaplanı, William Saroyan

"zordur insanları anlamak. insanlar insanlardır. İnsan eğlenmektir, oyundur, fantezidir, büyücülüktür. evet, insan ıstıraptır, hastalıktır, budalalıktır, incitmektir. insanlar insanları incitirler, öldürüler, kendi kendilerini öldürürler."

 "vakit onu hep büyülemişti. onu anlamadığını biliyordu, ama varılan her şeye bir kimse için önemli olan her şeye, her düşünce, her gerçeğe derhal varılabileceğini de biliyordu."

"bir adamın ismi sahip olduğu her şey değildir."

İnsanlık Komedisi, William Saroyan






30 Nisan 2013 Salı

Ödlekler Cesurdur, William Saroyan

"Bazı insanlar bir şey anlatmak istediklerinde konuşurlar, bazılarının bir şey anlatmak için konuşmaya ihtiyaçları yoktur." dedi annem.
"Hiçbir şey söylemezsen nasıl konuşursun ki?" diye merakla sordum.
"Sözsüz konuşursun. Biz daima sözsüz konuşuyoruz."
"Öyleyse kelimeler ne işe yarıyor?"
"Çoğu zaman hiçbir şeye. Çoğu zaman da asıl söylemek istediklerini gizlemeye ya da bilinmesini istemediklerini saklamaya yararlar."
(Sayfa 22)

"Dua sırasında gözleri kapamak adettendir."(sayfa 38)

"Ama neye inanırsa inansın, isterse hiçbir şeye inanmasın, kimseye karşı bir önyargım veya kötü niyetim yok. Yeter ki adam olsun."(sayfa 43)

"İnsan her şeye sahip olamaz, belki ara sıra, o da bir iki günlüğüne." (sayfa 45)

"Ne olmuşsa olmuştu; bu, onlarla Tanrı arasında bir meseleydi, onlarla hükümetin arasında değil. Zaten hiç şüphesiz, hükümetin Tanrı'yla halletmesi gereken çok fazla meselesi vardı."(sayfa 67)

"Ödlekelr iyidirler, ilginçlerdir, kibardırlar; bir kuleden insanların üzerine ateş etmeyi asla düşünmezler. Yaşamayı arzularlar, böylece de çocuk sahibi olacak kadar uzun yaşayabilirler. Ödlekler cesurdur." (sayfa 69)

"Bizim ihtiyar derdi ki,"Kıçını yırtarcasına bağıran gözlüklü ufak tefek bir adam gördüğünüz zaman bilin ki ya bir eşektir ya da bir yalancı." (sayfa 73)

"Yüzünün arkasına saklanan bir adam gördüğünüzde bilin ki sağlam pabuç değildir. Ya bir gammazdır ya da bir üçkağıtçı. Bakışlarıyla 'ben senin kardeşinim.' diyenlere karşı dikkatli olun. bir yerlerinde mutlaka bir hançer gizlidir." (sayfa 74)

"Büyükannemin fikrince, Allah'ın eli üstünde olsun, erkek dediğin elinden iş gelmeliydi. Bir vakit sofrada bana şunları söylemişti: "İnsanların kullanabileceği, işe yarar bir şeyler yapmayı öğrenmen lazım, kilden olsun, tahtadan olsun, metalden ya da kumaştan, fark etmez. Genç bir adamın şerefli bir zanaat sahibi olmaması hoş bir şey değil. Senin yapabildiğin herhangi bir şey var mı? En basitinden bir masa yapabilir misin, bir iskemle, bir tabak, bir kilim ya da kahve kutusu? Söyle bakalım elinden ne iş gelir senin?" 
Ve bana öfkeli bir bakış fırlattı.
"Biliyorum" diye devam etti, "Senin için 'yazar' diyorlar, ehrhalde öylesindir, durmadan sigara içtiğine bakılırsa meşguliyetine hiç şüphe yok, bütün evin içi dumanla doluyor; ama yine de elle tutulur bir şeyler yapmasını öğrenmelisin, kullanılabilir, görebileceğimiz, dokunabileceğimiz şeyler."
(sayfa 105)


28 Nisan 2013 Pazar

Yetmiş Bin Süryani, William Saroyan


"Size şöyle açıklayayım, ne zaman sinemaya gitsem, ki çok nadiren giriş parası veririm, kalabalıktan boşalan duygu selinden derinden etkilenirim ve haber filmleri daima gözlerimden sıcak yaşlar dökülmesine neden olur. Sellere, kasırgalara, yangınlara, savaşlara ve siyasetçilerin yüzüne ağlamadan bakamam. Mickey Mouse'un dertleri bile benim yüreğimi burkar, çünkü hayal kahramanı da olsa aslında insanın bir sureti olduğunu bilirim."