Bu Blogda Ara

30 Nisan 2013 Salı

Ödlekler Cesurdur, William Saroyan

"Bazı insanlar bir şey anlatmak istediklerinde konuşurlar, bazılarının bir şey anlatmak için konuşmaya ihtiyaçları yoktur." dedi annem.
"Hiçbir şey söylemezsen nasıl konuşursun ki?" diye merakla sordum.
"Sözsüz konuşursun. Biz daima sözsüz konuşuyoruz."
"Öyleyse kelimeler ne işe yarıyor?"
"Çoğu zaman hiçbir şeye. Çoğu zaman da asıl söylemek istediklerini gizlemeye ya da bilinmesini istemediklerini saklamaya yararlar."
(Sayfa 22)

"Dua sırasında gözleri kapamak adettendir."(sayfa 38)

"Ama neye inanırsa inansın, isterse hiçbir şeye inanmasın, kimseye karşı bir önyargım veya kötü niyetim yok. Yeter ki adam olsun."(sayfa 43)

"İnsan her şeye sahip olamaz, belki ara sıra, o da bir iki günlüğüne." (sayfa 45)

"Ne olmuşsa olmuştu; bu, onlarla Tanrı arasında bir meseleydi, onlarla hükümetin arasında değil. Zaten hiç şüphesiz, hükümetin Tanrı'yla halletmesi gereken çok fazla meselesi vardı."(sayfa 67)

"Ödlekelr iyidirler, ilginçlerdir, kibardırlar; bir kuleden insanların üzerine ateş etmeyi asla düşünmezler. Yaşamayı arzularlar, böylece de çocuk sahibi olacak kadar uzun yaşayabilirler. Ödlekler cesurdur." (sayfa 69)

"Bizim ihtiyar derdi ki,"Kıçını yırtarcasına bağıran gözlüklü ufak tefek bir adam gördüğünüz zaman bilin ki ya bir eşektir ya da bir yalancı." (sayfa 73)

"Yüzünün arkasına saklanan bir adam gördüğünüzde bilin ki sağlam pabuç değildir. Ya bir gammazdır ya da bir üçkağıtçı. Bakışlarıyla 'ben senin kardeşinim.' diyenlere karşı dikkatli olun. bir yerlerinde mutlaka bir hançer gizlidir." (sayfa 74)

"Büyükannemin fikrince, Allah'ın eli üstünde olsun, erkek dediğin elinden iş gelmeliydi. Bir vakit sofrada bana şunları söylemişti: "İnsanların kullanabileceği, işe yarar bir şeyler yapmayı öğrenmen lazım, kilden olsun, tahtadan olsun, metalden ya da kumaştan, fark etmez. Genç bir adamın şerefli bir zanaat sahibi olmaması hoş bir şey değil. Senin yapabildiğin herhangi bir şey var mı? En basitinden bir masa yapabilir misin, bir iskemle, bir tabak, bir kilim ya da kahve kutusu? Söyle bakalım elinden ne iş gelir senin?" 
Ve bana öfkeli bir bakış fırlattı.
"Biliyorum" diye devam etti, "Senin için 'yazar' diyorlar, ehrhalde öylesindir, durmadan sigara içtiğine bakılırsa meşguliyetine hiç şüphe yok, bütün evin içi dumanla doluyor; ama yine de elle tutulur bir şeyler yapmasını öğrenmelisin, kullanılabilir, görebileceğimiz, dokunabileceğimiz şeyler."
(sayfa 105)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder