Bu Blogda Ara

24 Ocak 2013 Perşembe

Sırça Fanus

“I can never read all the books I want; I can never be all the people I want and live all the lives I want. I can never train myself in all the skills I want. And why do I want? I want to live and feel all the shades, tones and variations of mental and physical experience possible in life. And I am horribly limited.”

 
 
 
27 Ekim'de Ereğli'den İstanbul'a gelirken mola yerinde gördğm Sırça Fanus'u. O sayede, ilk kez Sylvia Plath okudum. Hep duyardım ama Nilgün Marmara'dan sonra. Merak ederdim ama hiç okumamıştım. Sırça Fanus'dan sonra da hala başka bir şey okuyamadım Sylvia Plath'den. Oldukça depresif bir dönemimde oldukça depresif olan Sırça Fanus beni çokça etkiledi, sanırım ondan cesaret edemiyorum. Ben okuduklarından etkilenen bir insanım, ne yazık ki.
 
Bu arada, tesadüfen denk geldiğim sırça Fanus, tam da Sylvia Plath'in doğumgünde alıp okumaya başladığım için oldukça anlamlı oldu benim için. Tabi, kitapdaki kızın ruh hali ile benim ruh halimin de benzemesi de oldukça güzel bir tesadüf oldu. Ve, okduuktan sonra az da olsa mutlu oldum, "bunları yaşayan, bunları hisseden bir ben değilim." diyerek gülümsedim, kendi kendime.

Sonra, az biraz hakkında araştırma yapınca yukarıdaki alıntıya denk geldim ve hemen hemen her gün aklıma gelir oldu, Sylvia Plath. Tam da bunlar aslında, anlatmak istediklerim. anlatamadığım ama beni boğacakmış gibi hissettiren tüm düşünceleri yazmış, Sylvia Plath, iyi ki de yazmış. 

Nur içinde yatsın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder