Bu Blogda Ara

31 Ocak 2013 Perşembe

Sevgili Arsız Ölüm

Çok yıllar önce okumuştum, Sevgili Arsız Ölüm'ü. Eylül'de de Yüzyıllık Yalnızlık'ı okudum. Bunun üstüne tekrardan okumak istedim, Sevgili Arsız Ölüm'ü. Dün gece başladım, bu akşam bitirdim. Bence, büyülü gerçekçilik akımı ile yazılmış ve bir aileyi anlatması dışında benzerlikleri yok. 

Sevgili Arsız Ölüm, küçük bir aileyi anlatır, ve onların köyden kente göçlerini. Ana kahraman, Dirmit kız'dır. Latife Tekin, köyden başlayarak kente göçtüklerinde ve kentte yaşadıkları zorlukları ve gördüklerini masalsı bir dille anlatırken, Dirmit Kız, ablası, annesi ve yengesi üzerinden de bolca kadınlık sorunlarına da yer vermiştir. Bu açıdan da, Yüzyıllık Yalnızlık'tan oldukça farklıdır. 
Bence, büyülü gerçekçilik akımı ile yazılmış kitaplar elde pek bekletilmeden bir solukta okunmalıdır. Masal dinler gibi olduğu için sadece kelimelere ve cümlelere odaklanıp, onalrdan hikayenin bütününe odaklanmak lazım. Be n, çok sverim büyülü gerçekçilik akımı ile yazılmış kitapları okumayı. Sanırım, bunda çocukken dinlediklerimin duyduklarımın da etkisi vardır. Ama, Sevgili Arsız Ölüm'ü daha farklı sevdiğimi söylemeden de edemeyeceğim. Dirmit Kız'ı da...

Hani diyorlar ya, Sevgili Arsız Ölüm, Yüzyıllık Yalnızlık'a benziyor diye. Onun gibi, bizler de biraz biraz benzemiyor muyduk, Dirmit Kız'a? Gece şiir yazıp, gündüz denize okuyan; "Beni sakla canım yıldız." diyen Dirmit Kız'a... Ama biraz biraz... Hem her şey, her şeye benzemez mi biraz biraz, bazen; herkes de herkese? 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder