Bu Blogda Ara

4 Şubat 2013 Pazartesi

Amour - "Consider the pigeon just a pigeon" (Haneke)

Amour filmini an itibari ile izledim. izlediğim ikinci Haneke filmi olduğu ve isimlerin ilk izlediğim film ile aynı olması oldukça dikkatimi çekti. Sanki, Yedinci Kıta'daki aile ölmeseydi sonları bu olurdu gibi geldi.

Film, hakkında o kadar çok yorum avr ki hepsini okuyamadım bile sembollerden bahseden mi dersiniz, filmin adının aşk ama içinde aşkın kırıntısı olmamasını diyen mi dersiniz, hatta şaka mı gerçek mi bilemediğim bir yorum okudum aynen şöyle, "Başta anne diyordu kadına ya ben karııs olduğunu sonra anladım. Başka da bir şey anlamadım filmden." Neyse, film yorumları ya da kitap yorumları ya da herhangi başka şeyin yorumu için insanların eğitimi, yaşam koşulları, okudukları, izledikleri ve düşündükleri oldukça önemlidir. O yüzden, herkes farklı anlayabilir. Zaten, bu tarz filmleri güzel kılan da budur, herkese hitap etmesi yani. Mesela, filmi babannemle izleseydim eğer derdi ki, "Allah elden ayaktan düşürmesin. Allah, kadınları kocaların eline bırakmasın.. Kadın kocaya bakar da, koca karısına bakamaz." 

Filmdeki sembolelrden falan bahsetmeyeceğim zira Haneke bile demiş ki, "Consider the pigeon just a pigeon." Ama, şunu diyeceğim, bu bir aşk fimi hem de baştan sona. Aşkın binbir türlüsü vardır ya, işte bu da başka bir türü. Georges karısını öldüremese idi, zaten karısı kendini öldürecekti. Hatta, Georges cenazeden döndüğünde yerde oturan Anne'i görünce Anne ona, "Neden erken döndün?" diye sormuştu. O an, cesaret edebilseydi, belki de canına kıyacaktı. Kolay değil, öyle yaşamak hele ki, Anne gibi her daim zarif ve kendi ayakları üstünde durmuş bir kadın için. George'un attığı tokat kısmında ise Anne için üzülsem de, bir yandan George'un halini de anlamaya çalıştım. Onun yerinde olmak da kolay değil. Sevdiği kadın yatakta, belki her zaman ona bakan kadına şu an o bakmak zorunda hem de bir bebek gibi ve her şeyden önemlisi o da yaşlı bir adam.

Filmi izlerken aklıma Andre Gorz ve eşi Dorine gelemdi değil bir de hastalığından dolayı kendisine kızının baktığı ve bir zaan sonra intihar eden bir tanıdığımız. Bazı insanlar için, başkaları tarafıdnan bakılmak kolay değildir ve belki de acılara dayanmak, işte bundandır ki hayatlarına son vermek isterler. Kimileri de bu cesarete sahip değillerdir, sonuna kadar beklemek zorunda kalırlar. Anne de onlardan biriydi, aslında, cesaret edemeyenlerden ya da fırsat bulamayanlardan. Ama, kendini öldürmek isteyebileceğini bir kaç yerde ima etmişti yani düşünmüş, geçmiş aklından. Kocası da, bunu yapmasına yardım etti, önce sakinleştirdi onu ellerini severek ona çocukluğunu anlatarak. Ve, acılarını dindirdi. 

Filmde gözüme takılan başka bir nokta ise, pek fazla temas olmaması idi. Ama, en başta da dediğim gibi aşkın binbir türlüsünden bu da başka biri. Hatta, öyle bir aşk ki, kızlarını bile dahil etmedikleri ya da edemedikleri ya da kızlarının dahil olmadığı bir hayatlarını oluşturmalarına sebep olmuş. Kızları babasına diyor bir yerde, "Küçükken sizin sevişmenizi dinlerdim, bu bana huzur verirdi, annemle babam birbirine aşık diye mutlu olurdum." Bir çocuk için oldukça önemlidir, annesinin babasına, babasının da annesine aşık olduğunu bilmek. Eva, bu konuda şanslı çocuklardan biri ancak, anneve babasından uzaklaşmış hem de çokça, bunun bir çok nedeni olabilir ama ben ne olduğunun ayrımına pek de varamadım. Ama, anladığım şu ki, onun da bir hayatı var ve kendi hayatının sorunları ile boğuşmaktan anne ve babasına yeterli ilgiyi gösteremiyor. Sanırım, kocası bir ara onu terk bile ediyor. Eva, zaten problemli bile sayılabilecek bir kadın, hatta onun hikayesi apayrı bir film dahi olabilir.

Son olarak da okuduğum yorumların çoğunda zengin bir ailenin sorunları gibi şeylerden bahsedilmiş. Evde piyano vardı diye ben o aileye zengin demem. Adam da, her işini para ile hallediyor diye de demem. Sanırım, kadın müzik hocası zaten, piyano o yüzden bir gereklilik. Parayla iş halletmeye gelince, zaten çalışan insanlar illa maaşları vardır demi. Hem bi kere o aile zengin olsa, Evian marka sudan içmez. 0.75 L lik şişelerden bir koli alıyorlar, kolide 6 tane var. Hani, bir çok detaya takılan yönetmen herhalde zenginlik belirtisi olarak cam şişede daha kaliteli sular aldırabilirdi, karı kocaya değil mi? Şu an iç sesim, " Consider Evian just Evian." diyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder