Bu Blogda Ara

15 Aralık 2012 Cumartesi

Min Dît

Min Dît, faili meçhul cinayetler hakkında yazı yazan gazeteci bir babanın ve çocuklarına kurt masalı anlatan bir annenin bir düğün dönüşü Batman-Diyarbakır yolunda çocuklarının gözleri önünde Jitem Subayı tarafından öldürülmesini, ardından çocukların yaşamını konu alan bir filmdir. Ailelerini kaybeden çocuklar 10 yaşındaki Gülistan, 7 yaşındaki Fırat ve 6 aylık Dilovan'dır. Teyzeleri gözaltına alındığı için yapayalnız kaldıkalrı için güç bir yaşam savaşına başlarlar.



Çocukların verdiği yaşam savaşında başka çocukları da görmeye başlarız. Ve, çocukların gözünden sokakları da... Selpak satan çocukları, çakmak satan çocukları, bir liralık bıçak seti için pazarlık yapan şık giyimli hanımı, çocuklarına bakabilmek için fuhuş yapan kadını, sokakta kalan çocukları ve daha bir çok şeyi bir anda görmeye başlarız. Filmin adı bu açıdan oldukça güzel seçilmiştir, Min Dît yani Ben Gördüm

Filmin başında çocukların annelerinden dinlediğimiz kurt masalının aynısını izliyoruz. Çocuklar, ailelelerinin katillerinden intikamı kurt masalındaki kurta yapıldığı gibi onu işaret ederek alıyorlar. "O bir katildir." diyorlar, başka da bir şey yapmıyorlar. Yaşadıkları tüm zorluklara rağmen, hala iyi ve çocuk kalabilmişlerdir. Küçük kız istese adamı vurabilirdi ama onu öldürmek yerine masaldaki gibi herkesi ona karşı uyararak aldı, intikamını. Sonra ne oldu, çocuklar ne yaptı, nereye gittiler, yaşamları nasıl oldu şeklinde sorular ile izleyiciyi bırakarak ama ellerinde oyuncak silahlar, selpaklar, çakmaklar olan çocukları yine çocuklarından gözlerinden göstererek bitti, film.


Film hakkında yaptığım ufak araştırmada okuduklarımdan anladığım kadarıyla Tükçe ve Kürtçe konuşmadaki ayrılık, Kürt ailenin çocuklarının odasında duvardaki resimde çiçekler olması ama katilin oğlunun duvarında Türk bayrağı, savaşlı resimler olması ve çocukların ateş başında söyledikleri Kürtçe türküde Kürdistan geçiyor olması çokça eleştirilmiş. Dolayısıyla, filmi izleyenler kesin ve net çizgiler ile iki gruba ayrılıyor; sevenler ve sevmeyenler. Sevme ve sevmeme sebepleri ise tamamen politik. Oysa, film boyunca ben politik bir söylem ile karşılaşmadım. Tamamen çocuk odaklı bir film olması ve Diyarbakır'da yaşayan çocukalrın ne koşullarda büyüdükleri, neler yaşadıklarını göstermesi sebebiyle oldukça da sevdim, filmi.



İzlerken, her gün yolda gördüğüm selpak satan ve kendilerinden kaçarcasına uzaklaştığım küçük çocukları düşündüm. Aileleri gözlerinin önünde katledilen çocukları... Türkçe konuşamayan çocukları... Sokaklarda uyuyan çocukları... Oldukça hüzünlü anlar yaşadım, izlerken ben bu filmi. Çok da ağladım. Kendimi, kendi yaşam şartlarımı düşündüm. Hayatın acımasız, adaletsiz ve garip olduğunu da... Kısacası, Min Dît yani ben gördüm. Umarım, izleyen herkes de görür. Ama bu konuda çok umutlu değilim. Min Dît'i izleyen biri zaten toplumsal duyarlılığa sahip bir insandır, diğerleri izlemiyor ve görmüyor, zaten görmek de istemiyor. Bir şeyler değişsin istesek de, zor. Çok zor...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder