Bu Blogda Ara

21 Aralık 2012 Cuma

Renklerden Moru

Renklerden Moru, Alice Walker'ın Pulitzer Ödüllü 1982 yılında yayınlanmış kitabıdır. Şu günlerde, İnkılap Yayınevi'nden 1984 yılında basılmış birinci baskısını Kadıköy Kabalcı'nın Kelepir Kitap kısmından bir liraya temin edebilirsiniz.


Kitap, "Ey Koca Tanrım", ""Ulu Tanrım", "Ey yaradanallahım", "Sevgili Celie" ve "Sevgili Nettie" şeklinde başlayan mektuplardan oluşmaktadır. Tanrı'ya mektup yazan Celie, kitabın sonlarına doğru kız kardeşi Nettie'ye mektuplar yazmaktadır, Nettie de ona. 

Celie daha çocuk denecek yaşta tecavüze uğrar ve iki kere hamile kalır. İki seferde de çocuklarının öldüğünü sanmasına rağmen, babaları tarafından çocuklar satılır. Bir şekilde, kızı ile krşılaşan Celie onalrın yaşadıklarını anlar. Kız kardeşi Nettie'ye çocuklarını gördüğü rahibin eşinden bahseder ve Nettie'nin mucize diye anlattığı bir şekilde Nettie çocukların olduğu aile ile beraber misyoner faaliyetlere katılır. Teyzeleri olarak çocukları asla bırakmaz. Celie ise, babası tarafından zorla dört çocuklu bir adam ile evlendirilir. Celie, kendine her denileni yapmaktadır, tam anlamıyla bir hizmetçi gibi evin her işinden sorumludur. 

Celie, dertlerini Tanrı'ya mektup yazarak anlatır. Nettie'nin yazdığı mektuplardan birinde, "Yaşadığım hayattan öyle büyük bir utanç duyuyorum ki Tanrı'ya bile seslenemiyorum artık, demiştin. Konuşarak değil, ancak yazarak anlatabiliyorum diye eklemiştin." Celie, çocuk yaşta babası tarafından uğradığı tecavüz , iki çocuk doğurmanının, önce evinde sonra kocasının evinde bir hizmetçiden farksız olmanın yorucu, yıkıcı ve utanç verici hayatını yaşadığını okuyoruz, Tanrı'ya yazdığı mektuplarında. Ve bunları, çok çocukça ve masumca yazdığını da hissediyoruz. Zorla büyümek zorunda kalan küçük bir kız çocuğunun mektuplarını okumak bir kadın olarak beni çok etkiledi. Yalın, sade ve içten dili ile yaşadıklarını sohbet ortamında bana anlatıyormuş gibi hissettirdi.

Kitap, kadın odaklıdır. Kadınların yaşadığı sorunlar, farklı kadınlardan ve onların yaşamlarından kesitler sunmaktadır bize. Kadınların yaşadığı tecavüzleri, şiddeti, erkelerin onlara bakış açılarını ve diğer kadınalrın onlara nasıl baktıklarını da okuyoruz.Kitap dönemi için oldukça cesurdur çünkü, kitapda bir kadının hemcinsi ile yaşadığı aşk-cinsellik ilişkisine de tanık oluyoruz. Yazarın, çokça cesur davranarak yazdığı bir diğer konu ise Tanrı konusudur. "Eğer Tanrı varsa, ve beni duyuyorsa neden çocuk yaşta tecavüze uğramama izin verdin?" diyen Celia'yı okuyoruz. Gerçi, Celia çok masum ve saf bir karakter olduğu için çok ağır bir şekilde isyan etmiyor. Diyor ki, "Bugüne kadar dua edip mektup yazdığım Tanrı da erkek zaten. Bildiğim gördüğüm öbür erkeklerden hiç farkı yok. Hergelenin biri. Unutkan. Sinsi."Bu sırada, Celia'nın hayatının değişmesine ethisi olan Shug ona, "Tanrısız devam etmek kolay mı sanıyorsun? Yukarı da öyle birinin bulunmadığını bilsen bile, onsuz da yapabilirim diye çabalamak kolay mı?" diye soruyor. Ve ekliyor, "Tanrı senin içinde. Herkesin içinde. ama yalnız kendi içine bakmayı bilenler buluyor onu. Bazen, bakmasan bile, ya da ne aradığını bilmesen bile kendini gösteriyor. Çok kimse sıkıntıya düştü mü buluveriyor onu. Ya da kederli olduğu zaman."

Kitabın sonalarına doğru, dünyadaki değişimi görüyoruz yani dünyanın yalızca erkeklerin dünmyası olmadığını anlıyoruz. Celie, tıpkı erkeklerin giydiği gibi pantalonlar dikerek çalışmaya başlıyor ve yine tıpkı erkekler gib kendi parasını kazanıyor. Shug, onu destekliyor. Kız kardeşi de mektupları ile ona destek oluyor. Her şeyden önemlisi, Celie çocuklarının, kardeşleri olmadığını yani babasının öz babası olmadığını öğreniyor. Ve, bu noktadan sonra hayatını düzene sokmaya, değişmeye ve kendi ayakları üzerinde durmaya başlıyor. Bu bana nerede okuduğumu anımsamadığım bir cümleyi anımsatıyor, "Her şeyden önce kendi içimizdeki sorunlarımızla yüzleşip, kendimiz ile barışmalıyız." Celie de, önce kendi içindeki sorunlarını çözüyor, kendi ile barışıp hayatına yön vermeye başlıyor.

Feminist bir öykü olan Renklerden Moru, oldukça önemli bir eserdir. "Kocam aldatırsa, ben de aldatırım." , "Erkek yaparsa, kadın da yapmalı." ve buna benzer şeyler söyleyip feminist geçinen her kadının okuması gerektiğine inandığım bir eser. Yılbaşı yaklaşmışken, hem de Kabalcı'da ilk baskısı bir liraya satılırken herkese tavsiyem alın bu kitabı, çevrenizdeki kadınlara hediye edin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder